"Evet sayın velilerimiz. 2025-2026 eğitim öğretim yılı okulumuzun öğrenci kayıt açık artırımına hoş geldiniz. Okulumuz dilden dile dolaşan bir okul biliyorsunuz. Ve ilk olarak 8.sınıf kayıtlarımız için açık artırmamızı başlatıyoruz. Özel sınıf ve ilk sıra için ilk fiyatımız 22.000 TL.
Var mı artıran?"
....
Çerkezköy’de okul kayıt dönemi başladı, ama kapıda velileri karşılayan ilk şey eğitim heyecanı değil maalesef.
“kayıt ücreti” tabelası oldu.
Tabela dediysem öyle aşikar, fiziki bir tabela sanmayın.
Zira biliyorsunuz: YASAK !
Adına bağış diyorlar bu tabelanın.
Ama bu bağış değil düpedüz mecburiyet.
Çocuğunu okula yazdırmak isteyen veli, kayıt masasında adeta pazara çıkmış gibi elinde para vermeden işini halledemiyor.
Hele hele bazı yerler var ki arz-talep dengesine göre belki de "açık artırım usulüne" göre öğrenciyi alacak.
Düşünsenize Atatürk Kültür Merkezine toplamışlar.
Her velinin elinde bir tabela.
Ve kürsüde okul müdürü.
"4.Sınıf, A şubesi, İlk sıra. Açık artırmamızı 10.000 TL'den başlatıyorum. Var mı artıran?"
İmkansız gibi geliyor değil mi?
Neden olmasın?
Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın.
...
Halbu ki; Milli Eğitim Bakanlığı defalarca açıkladı:
Kayıt parası almak yasaktır.
Peki bu yasak nerede uygulanıyor?
Yönetmelikte, genelgede, kâğıt üzerinde.
Sahada ise iş başka.
Müdür odasında, öğretmen masasının üstünde ise velinin cebinden adeta zorla alınan paralar “bağış” diye süslenip okula sokuluyor.
Düşük gelirli bir aile için bu durum düpedüz zulümdür. Çocuğunu okutmak isteyen baba borç arıyor, anne bilezik satıyor.
Sonra buna “gönüllü bağış” deniliyor.
Neresi gönüllü?
Kapıda çocuğun geleceğiyle şantaj yapılarak alınan paranın adı bağış değil, gasp olur.
...
Okulların ihtiyaçlarını karşılamak devletin işidir.
Ki öyle ya da böyle aziz devletimiz bu ihtiyacı da karşılıyor.
Zira ilçemizde bazı okullarımız var mesela hiçbir zaman bağış adı altında kayıt ücreti almıyor.
Ama o okul eğitimine de gayet güzel devam ediyor.
O okullarımızın fedakar müdürlerinden de Allah razı olsun.
...
Velhasıl velinin sırtına bindirilen bu yük, hem hukuksuz hem de kabul edin veya etmeyin biraz vicdansızca gibi geliyor.
Ha bazıları böyle gelmiş böyle gider diyebilir.
Onlara da karışamam elbet.
Zira dediğim gibi; bu iş vicdan işidir.
...
Gelgelelim kanuni boyutuna.
Eğitim Anayasa’da ücretsizdir; ama Çerkezköy’de ve daha nice şehirde kayıt masalarında bu hak alenen çiğneniyor.
Bakanlık, sadece “yasaktır” demekle yetinemez.
Ki yetinmiyor da biliyoruz.
Lakin mazlum ve mağdur velilerimiz maalesef öğrencisinin eğitim hayatında incitmemek için bu furyaya ayak uydurarak ilçe milli eğitim müdürlüğüne yahut bakanlığa bir şikayette bulunmuyor.
Belki de bulunamıyor.
E öyle olunca da meydan boş kalıyor.
Sonrası mı?
Vurun abalıya!
...
Oysa ki; şikayet edilse hemen ilçe milli eğitim müdürlüğü işlemini yapacaktır.
Ki böylece denetleyecek, yaptırım uygulayacak aynı zamanda bu işin sorumluları da hesap vermiş olacak.
Yoksa bu düzenin adı “eğitim sistemi” değil, düpedüz kayıt borsası olur.
Çocuklarımızın geleceği, velilerin cebinden koparılan üç beş kuruşa indirgenemez.
Eğitim pazarlık konusu yapılamaz.
Ama görünen o ki, bazıları için her yeni eğitim yılı, yine velinin cüzdanını kurutacak bir borsa seansı olmaktan öteye gitmiyor.
Kalın sağlıcakla...