Öncelikle bir belediyeye hizmet gelecekse sadece oradaki belediye başkanının haykırmasıyla bir şeyler değişmez. Tüm herkes bir ve beraberce hareket etmediği müddetçe bölge halkı tam manasıyla bir refaha ulaşamaz. Örneğin; 100 dairelik bir site düşünün sitenin 60 dairesi A, 40 dairesi B derse site yöneticisi nasıl hareket edebilir?
Site yöneticisi bazı şeyleri çok geç yapsa da, 11 yıl geçse de 12.yılda site için hayırlı şeyleri haykırmaya başladıysa tüm site sakinleri hep bir ağızdan desteklemelidir. Kimisi "onbir yıldır neredeydin?"
"Yeni mi aklın başına geldi?" Gibi söylemlerle sırt dönerse o sitede site sakinlerinin refah içinde yaşamaları tamamen hayal ürünüdür!
...
Belediyecilik; sadece sosyal medya paylaşımları, festival organizasyonları ya da reklam panolarıyla olmaz.
Belediyecilik; janjanlı ve candan sloganlarla süslenmiş afişlerle de olmaz.
Gerçek hizmet, vatandaşın günlük yaşamına dokunur.
Dokunmalıdır da!
Ve bugün Çerkezköy’de, Tekirdağ genelinde yaşanan manzara ortadadır:
• Ana yollar çukur içinde, kaldırımlar eksik, şehir içi ulaşım düzensiz.
• Her hafta patlayan su boruları, aylarca süren kazılar, yamalanan yollar.
• Yeni yerleşim alanlarına altyapı gitmeden verilen yapı ruhsatları.
İnsanlar evlerinde ne suya kavuşabiliyor, ne doğalgaza.
• Yağmurda taşan rögarlar, tıkanan kanalizasyonlar, kokudan penceresini açamayan mahalleler.
• Çocuk parklarında aydınlatma yok, kaldırımlar engelliye uygun değil, mahalle içi yolların yarısı çamur.
Üstelik bu tablo, rekor borçlanmayla birlikte geliyor.
Peki bu borçla ne yapıldı?
Yol yapıldıysa hâlâ neden bu kadar çukur var?
Altyapı güçlendiyse neden haftada onlarca patlak yaşıyoruz?
Su sorunu çözüldüyse neden bu denli kesinti var?
Neden çamur akıyor musluklardan?
...
"Devlet yapmıyor" demek kolay.
Ekonomik şartlar sebebiyle şöyle böyle demek kolay.
Peki belediye ne yapıyor?
Yıllardır süregelen susuzluğa karşı bir plan, bir yatırım, bir çözüm ortaya kondu mu?
Sanki bu sorun 2024'ten itibaren oluşmuşçasına tepkiler de var.
Büyükşehir belediyesi ben kendimi bildim bileli aynı partide. Bu zamana dek neden bunlara yönelik herhangi bir çalışma yapılmadı?
Neden yer altı su kaynaklarının yok olma durumu ve kirlenmesi ile alakalı bir proje gerçekleştirilmedi?
Mesela bir yer altı barajı yapılamaz mıydı?
Yahut kaldı ki; baraj gerekiyorsa, bunun için DSİ ile yıllar önce masaya oturulması gerekmiyor muydu?
...
Velhasıl gerekirse Tekirdağ'ın 8 milletvekili birlikte çıkıp, meclis kürsüsünden bölge halkının sesini duyurmalıydı.
Ama maalesef...
Sayın Gökhan Diktaş bölgedeki sağlık yatırımları ile alakalı birçok girişimde bulundu. Keza aynı şekilde Sayın Mestan Özcan da.
Sayın Faik Öztrak, Sayın Çiğdem Koncagül ve Sayın Selcan Hamşıoğlu zaten yok gibi...
Sayın Cem Avşar sık sık bazı şeyleri dinlendiriyor.
Lakin tabii ki cılız ses olarak kalıyor maalesef.
Diğer vekiller de maalesef ya sessiz ya da "free İmamoğlu" pankartları asmakla görevli...
Şimdi can-ı gönülden soruyorum:
🔹 Kaç milletvekili bu yaz yahut sonraki zamanlarda yaşanacak su krizine dair bir çözüm önerisi sundu?
🔹 Kaçı altyapı eksiklikleri için ilgili bakanlıkları ziyaret etti?
🔹 Kaçı Çerkezköy’ün bir mahallesinde vatandaşın evine gidip musluktan akan çamurlu suyu gördü?
Her seçim dönemi süslü cümlelerle verilen vaatler; seçimden sonra susturulan vicdanlara, kapatılan telefonlara dönüşmemeli.
Halk hizmet ister, bahane değil.
Artık vatandaşın sabrı da, suskunluğu da sınırda.
Vergisini düzenli ödeyen, faturasını aksatmayan insanlara, çözümsüzlük dayatılamaz.
Çerkezköy susuzken,
Tekirdağ gelişemiyorken; yetki sahibi herkes, bu tablonun bir parçasıdır.
Son sözümüz şu:
Eğer barajı da devlet yapacak, yolu da devlet açacak, altyapıyı da devlet kuracaksa; o zaman yerel yönetimin anlamı nedir?
Tekirdağ’ı vali, Çerkezköy’ü kaymakam yönetsin. En azından kimden hesap soracağımızı biz de bilelim.
Kalın sağlıcakla...