PRP, kök hücre uygulamaları ve diz protezi gibi seçeneklerle ileri vakalara yönelik etkili çözümler geliştiriliyor. Günlük yaşamda hissedilen diz ağrıları, ihmal edilmeden uzman değerlendirmesine sunulmalı.

Azbay: Üretimle, istikrarla ve kardeşlikle anılan bir ülkedir
Azbay: Üretimle, istikrarla ve kardeşlikle anılan bir ülkedir
İçeriği Görüntüle

DİZ KİREÇLENMESİ NEDİR? KİMLERDE GÖRÜLÜR?

Diz kireçlenmesi, tıbbi adıyla osteoartrit, diz ekleminde yer alan kıkırdak dokunun zamanla aşınması ve yok olması sonucu oluşan kronik bir eklem hastalığıdır. Genellikle ileri yaşlarda ortaya çıksa da, genç yaşlarda geçirilen travmalar, fazla kilo, genetik yatkınlık ve yoğun spor aktiviteleri de bu rahatsızlığı tetikleyebilir. Diz kireçlenmesi, hastalarda hareket kısıtlılığına, sabah tutukluğuna ve şiddetli diz ağrısına neden olabilir. Bu rahatsızlık, özellikle merdiven inip çıkarken ya da uzun süre ayakta kalındığında kendini daha net belli eder. Kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülmektedir. Bunun nedenleri arasında hormonal değişiklikler, anatomik farklılıklar ve yaşam tarzı etkili olabilir. Op. Dr. Ali Haydar Sevdiren, diz kireçlenmesinin sadece yaşlanmanın doğal bir sonucu olarak görülmemesi gerektiğini, genç hastalarda da erken tanının oldukça önemli olduğunu vurguluyor. Özellikle masa başı çalışanlarda ve fazla kilolu bireylerde, diz eklemine binen yük arttıkça kireçlenme riski de yükseliyor. İrmet Hospital Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nde görev yapan Op. Dr. Ali Haydar Sevdiren, erken müdahale ile diz kireçlenmesinin ilerlemesinin büyük ölçüde yavaşlatılabileceğini belirtiyor. Hastaların en ufak diz ağrısı şikayetinde bile bir uzmana danışmaları gerektiğini ifade ediyor. Zira bu tür belirtiler, çoğu zaman kireçlenmenin ilk işaretleri olabilir. Doğru teşhis ve kişiye özel tedavi planlaması ile yaşam kalitesi yeniden artırılabilir.

DİZ KİREÇLENMESİNDE BELİRTİLER VE TANI YÖNTEMLERİ

Diz kireçlenmesinin en yaygın belirtisi dizde ağrı ve sertlik hissidir. Bu ağrılar genellikle sabahları veya uzun süre hareketsiz kalındığında artar. Diz ekleminden gelen çıtırtılar, hareket kısıtlılığı ve dizde şişlik de diğer sık karşılaşılan şikayetler arasındadır. Bazı hastalar, dizlerinin “kilitlendiğini” ya da takılma hissi yaşadıklarını ifade ederler. Op. Dr. Ali Haydar Sevdiren, tanı koymada hastanın şikayetlerini dinlemenin çok önemli olduğunu vurguluyor. Ardından fizik muayene ve görüntüleme yöntemleri (röntgen, MR, tomografi) ile kıkırdak yapısının durumu detaylı şekilde incelenir. Röntgen görüntüleri, kireçlenmenin evresini belirlemede oldukça faydalıdır. MR gibi ileri görüntüleme teknikleri ise yumuşak doku hasarlarını ortaya koymada etkilidir. Op. Dr. Sevdiren, “Her hastanın diz yapısı ve kireçlenme seviyesi farklıdır. Bu yüzden kişiye özel bir yaklaşım benimsiyoruz.” diye belirtiyor. İrmet Hospital'da uygulanan tanı protokolleri sayesinde, hastalığın erken evrede yakalanması ve doğru tedavi planlaması mümkün hale gelmektedir. Ayrıca diz kireçlenmesiyle karıştırılabilecek diğer diz hastalıkları da detaylı muayene ile kolayca ayırt edilebilmektedir.

MODERN TEDAVİ SEÇENEKLERİ İLE DAHA AĞRISIZ BİR YAŞAM MÜMKÜN

Diz kireçlenmesinin tedavisinde öncelikli amaç, hastanın ağrısını azaltmak ve hareket kabiliyetini artırmaktır. Op. Dr. Ali Haydar Sevdiren, her hastanın ihtiyaçlarına göre değişen, bireyselleştirilmiş tedavi protokolleri uygulamaktadır. Tedavi sürecinde genellikle ilk adım, yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaç tedavisidir. Kilo kontrolü, egzersiz programları ve fizyoterapi, kireçlenme sürecinin yavaşlatılmasında etkili yöntemlerdir. İlaç tedavileri arasında ağrı kesiciler, iltihap giderici ilaçlar ve eklem içi enjeksiyonlar yer alır. İleri vakalarda ise PRP (Platelet Rich Plasma) ve kök hücre tedavisi gibi yenilikçi yöntemler devreye girmektedir. Bu tedaviler, diz ekleminde hasar gören dokuların onarılmasına yardımcı olur. Eğer bu yöntemlerle sonuç alınamazsa, cerrahi müdahale gerekebilir. Op. Dr. Sevdiren, protez cerrahisinde de hastaya özel planlamalarla başarılı sonuçlara ulaşılabildiğini belirtiyor. İrmet Hospital’da uygulanan tam diz protezi ve yarım diz protezi operasyonları, minimal invaziv tekniklerle gerçekleştirilmektedir. Bu sayede iyileşme süresi kısalmakta ve hastalar kısa sürede günlük yaşantılarına dönebilmektedir.