Çerkezköy

Op. Dr. Bayraktar: Obezite kronik bir hastalık

Günümüzde dünya genelinde hızla artan obezite vakaları, bireylerin yalnızca fiziksel görünümünü değil, yaşam kalitesini ve sağlık durumunu da ciddi şekilde tehdit etmektedir. İrmet Hospital’da görev yapan Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Hüsamettin Bayraktar, obezitenin sadece kilo fazlalığı değil, aynı zamanda tedavi edilmesi gereken kronik bir hastalık olduğunu vurguluyor.

OBEZİTE NEDİR VE NEDEN ÖNEMLİDİR?

Obezite, vücutta sağlığı bozacak şekilde aşırı yağ birikmesiyle karakterize edilen bir metabolik hastalıktır. Genellikle vücut kitle indeksi (VKİ) 30’un üzerinde olan bireyler obez olarak sınıflandırılır. Ancak sadece rakamsal bir ölçüm değil; obezite, aynı zamanda kalp hastalıkları, hipertansiyon, tip 2 diyabet, inme, eklem problemleri ve hatta bazı kanser türleri gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açan çok yönlü bir hastalıktır. Obezite, bireyin günlük yaşamını da olumsuz etkiler; yorgunluk, nefes darlığı, hareket kısıtlılığı ve uyku problemleri sıkça görülür. Psikolojik açıdan da özgüven kaybı, depresyon ve sosyal izolasyona neden olabilir. Modern yaşam tarzı, hareketsizlik, yüksek kalorili beslenme alışkanlıkları ve genetik yatkınlık obezitenin temel nedenleri arasında yer alır. Obezitenin tedavi edilmediği durumlarda yaşam süresi kısalabilir ve yaşam kalitesi ciddi oranda düşebilir. Bu nedenle obezite, sadece bireysel bir sorun değil, toplumsal düzeyde ele alınması gereken önemli bir sağlık sorunudur. Op. Dr. Hüsamettin Bayraktar, obezitenin ihmal edilmemesi gereken ciddi bir hastalık olduğunu belirterek erken müdahalenin hayat kurtarıcı olabileceğini ifade ediyor. Obez bireylerin doğru tedavi yöntemleriyle sağlıklı bir hayata kavuşmaları mümkündür. Bunun için ilk adım, obeziteyi doğru tanımak ve profesyonel destek almaktır.

OBEZİTENİN SAĞLIK ÜZERİNDEKİ TEHLİKELİ ETKİLERİ

Obezite, vücudun birçok organ sistemini olumsuz etkileyen ve zamanla ciddi sağlık problemlerine neden olan sistemik bir hastalıktır. En yaygın ve tehlikeli etkilerinden biri kalp-damar sistemi üzerindedir. Yüksek tansiyon, kolesterol yükselmesi ve kalp krizi riski, obez bireylerde belirgin şekilde artar. Aynı zamanda obezite, pankreasın insülin üretim dengesini bozarak tip 2 diyabet gelişimini tetikler. Obezitenin karaciğerde yağlanmaya ve ilerleyen dönemlerde karaciğer sirozuna neden olabileceği de bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Kas-iskelet sistemi de bu aşırı yükten olumsuz etkilenir; diz, bel ve kalça gibi eklemlerde kireçlenme ve ağrılar sık görülür. Uyku apnesi, reflü hastalığı, kısırlık ve adet düzensizlikleri de obezitenin yol açtığı diğer rahatsızlıklar arasındadır. Ayrıca bazı kanser türleri (özellikle meme, rahim, kolon kanseri) obez bireylerde daha sık görülmektedir. Obezite, çocukluk çağında başladığında ise büyüme ve gelişme üzerinde kalıcı hasarlar oluşturabilir. Psikolojik olarak bireyde stres, kaygı, depresyon ve sosyal fobi gibi sorunlara yol açar. Bu nedenle obezitenin yalnızca estetik bir problem olmadığının altı çizilmelidir. Op. Dr. Hüsamettin Bayraktar, bu sağlık risklerinin önüne geçmek için obez bireylerin mutlaka uzman hekim kontrolünde değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. Unutulmamalıdır ki tedavi edilmemiş obezite, zamanla yaşamı tehdit eden hastalıklara dönüşebilir.

OBEZİTE AMELİYATI NEDİR, KİMLERE UYGULANIR?

Obezite cerrahisi, diyet ve egzersizle başarılı sonuç alınamayan, ileri derecede obez bireyler için uygulanan etkili bir tedavi seçeneğidir. Vücut kitle indeksi 40’ın üzerinde olan veya VKİ 35’in üzerinde olup, diyabet, hipertansiyon gibi eşlik eden hastalıkları bulunan bireyler ameliyat adayı olabilir. Bu cerrahi yöntemlerin temel amacı, mide hacmini küçülterek kişinin daha az yemekle doymasını sağlamak ve böylece kalıcı kilo kaybı elde etmektir. En sık uygulanan yöntemler arasında tüp mide (sleeve gastrektomi) ve gastrik bypass ameliyatları yer alır. Tüp mide ameliyatında, midenin yaklaşık %80’i çıkarılır ve mide küçültülerek tüp şeklinde bir yapı haline getirilir. Bu sayede hem mide kapasitesi azalır hem de açlık hormonu olan ghrelinin üretimi düşer. Gastrik bypass ise hem mide hacmini küçültür hem de bağırsakların bir kısmını devre dışı bırakarak emilimi azaltır. Her iki yöntem de metabolizmayı olumlu yönde etkiler ve kilo kaybını destekler. Ancak obezite ameliyatı her hastaya uygulanmaz; ameliyat öncesinde detaylı sağlık taramaları, psikolojik değerlendirme ve beslenme analizi yapılması gerekir. Op. Dr. Hüsamettin Bayraktar, obezite cerrahisinin yalnızca bir ameliyat değil, hastanın yaşamını tamamen değiştirmeye karar verdiği bir süreç olduğunu belirtiyor. Ameliyat sonrası hasta düzenli kontrollerle izlenmeli, sağlıklı beslenme ve egzersiz alışkanlıkları kazanmalıdır. Bu sayede hem ameliyatın başarısı artar hem de uzun vadede kalıcı kilo kontrolü sağlanabilir.

AMELİYAT SONRASI SÜREÇTE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

Obezite ameliyatı, sadece ameliyat günüyle sınırlı bir tedavi değildir; asıl başarıyı belirleyen, ameliyat sonrası süreçtir. Bu dönemde hastanın yaşam tarzında köklü değişiklikler yapması gerekir. Beslenme alışkanlıkları tamamen yeniden düzenlenmeli, küçük porsiyonlar ve dengeli öğünler tercih edilmelidir. İlk haftalarda sıvı ve püre tarzı beslenme önerilirken, zamanla katı gıdalara geçiş yapılır. Yeterli protein alımı, vitamin ve mineral desteği bu süreçte büyük önem taşır. Aynı zamanda egzersiz de tedavinin ayrılmaz bir parçasıdır; hafif yürüyüşlerle başlanıp, zamanla daha yoğun fiziksel aktivitelere geçilmelidir. Ameliyat sonrası en sık görülen risklerden biri vitamin eksiklikleri ve dumping sendromu gibi komplikasyonlardır; bu nedenle düzenli doktor kontrolleri ihmal edilmemelidir. Op. Dr. Hüsamettin Bayraktar, hastalarının ameliyat sonrası psikolojik ve sosyal destek almalarının da en az fiziksel takip kadar önemli olduğunu vurguluyor. Çünkü bu süreçte bireyler hem fiziksel hem de duygusal değişimler yaşar. İrmet Hospital’da ameliyat sonrası hasta takibi, diyetisyen, psikolog ve diğer uzmanlardan oluşan bir ekip tarafından yapılmaktadır. Böylece hasta, yalnızca kilo vermez; aynı zamanda sağlıklı ve dengeli bir yaşam biçimine adım atar. Unutulmamalıdır ki obezite cerrahisi, kararlılıkla desteklendiğinde hayat kurtaran bir dönüşüm sürecidir.