Tekirdağ’da musluktan akan tek şey var:
Hava.
Bizlere nostalji yaşattıkları için ayrıca teşekkür ederiz elbet.
Yıllar yıllar öncesiydi.
Sık sık su kesilirdi.
Bir açardık musluğu...
Sesli bir şekilde hava...
İşte demek ki Tekirdağ'da hizmet o denli ileriye gitti ki; başladığı yere geri döndü.
Ki bazı mahallelerde hava da yok.
Hava demişken bölgemizdeki kirli hava tehlikesi de gitgide büyümekte...
Neyse bugünkü asıl meselemize gelecek olursak;
Vatandaş bidonla çeşme arıyor, çocuklar pet şişe kuyruğunda büyümeye başladı bile.
Büyükşehir Belediyesi ise her zamanki rahatlığında: “Mevsimsel kuraklık.”
Güzel…
Peki, yıllardır söz verilen barajlar, yenileneceği söylenen altyapı, kayıp-kaçak oranını azaltacak projeler nerede? Yok.
Çünkü Tekirdağ’da suyu yönetmek yerine, kriz anında bahane yönetmek moda oldu.
Hem de çok Candan bir modaya dönüştü.
...
Bugünkü tablo bir günde oluşmadı elbet.
Kadir Albayrak dönemindeki ihmalkârlıklar, bugünün susuz Tekirdağ’ının altyapısını(!) hazırladı.
Yıllar boyunca altyapı yatırımları ertelendi, su kaynakları çeşitlendirilmedi, baraj ve arıtma tesisi projeleri kâğıt üzerinde kaldı.
Üstelik bu ihmaller herkesin gözü önünde oldu.
Peki ben başka bir şey sorayım.
Şimdiki Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Candan Yüceer kaç dönem Tekirdağ'ımızda vekillik yaptı?
Yani bu sorunlar "Kadir Albayrak" döneminden kalan sorunlar iken bu bölgenin bir vekili olarak bu sorunların çözüm noktalarının tam olarak nerelerinde bir iz bırakmaya çalıştı "Büyükşehir Belediye Başkanımız"?
Mecliste konuşulması gereken su krizinin adı kaç kez o zamanki vekilimiz şimdiki başkanımız tarafından dile getirildi?
Yatırım bütçelerinde Tekirdağ’a sıra gelmedi. Ve de bu sıranın gelmesi için yıllardır Tekirdağ'ımızda "müzmin vekillik" yapanların kaçı bakanlıkların kapılarını arşınladı? Kaçı kürsüye yumruğunu vurarak derdimizi duyurdu?
Tekirdağ'ımızda “susuzluk” bir kader gibi kabullenildi. Oysa vekilin görevi, şehrinin derdini Ankara’ya taşımak, şehri için masaya yumruğunu vurmaktır.
İşte o dönemdeki eksiklikler ne kadar Kadir dedeye ait olsa da bu eksikliklerin eksiklik olarak kalmasında Tekirdağ'ımızın müzmin vekillerinde detay var elbet....
Seçimden önce afişlerde şelaleler gibi akan hizmet vaatleri, seçimden sonra kurak bir gerçeğe dönüşüyor. Billboardlarda ıslak hayaller, mutfakta kuru tencere… Depolar boş, hatlar çürük.
Ama belediyenin reklam bütçesi maşallah; o sular seller gibi akıyor.
...
Vatandaş da meseleyi tam ciddiyetinde sahiplenmiyor. Ya da aslında sahipleniyor da karşısında gerçekten halinden anlayacak kişileri göremeyince artık espriye vuruyor demek ki.
Hemen hemen her gün ya su kesintisi ya da çamur akan çeşmeler espriler doğrultusunda medyada dönüyor.
Velhasıl öyle bir hal aldı ki bu esprili dil “Su gibi aziz olun” duasını, “Su gibi az” seviyesine kadar indirdiler bile.
Bu beceriksizliğin tek suçlusu belediye değil elbette. Bizlerin de payı var elbette…
Tekirdağ’ın geleceği musluktaki suya bağlı.
Eğer yönetim aklını başına almaz, müzmin vekiller Ankara’da uyumaya devam ederlerse;
Bugün bir şikayet ifadesi olan “Susuzuz” kelimesi yarın bir felaketin adı olacak.
Ve korkum o ki, hem susuz hem sessiz kalmaya devam edeceğiz.
Candan susuzuz!
Candan tepkiliyiz!