Geçtiğimiz günlerde bir başarı haberi sosyal medyada epey ilgi gördü: YKS 2025 Türkiye birincisi Ahmet Eren, Nizip Fen Lisesi mezunuymuş. Haberin satır aralarında dikkat çeken küçük ama çok büyük bir detay vardı: Ahmet Eren, o liseye %7,64’lük dilimle, yani oldukça sıradan bir sıralamayla yerleşmiş.
Düşünsenize...
Bugünün zirvesindeki isim, dün ortalama bir öğrenciymiş.
Ne oldu da bu fark oluştu?
Bunun cevabı ne mucizede ne de genetikte saklı.
Cevap; istikrarın, çalışma disiplininin ve yılmadan devam etmenin içinde.
Bizde maalesef hep şöyle bir ezber var: "LGS'de iyi puan aldıysan başarılısındır, almadıysan geçmiş olsun."
İşte bu zihniyet, nice cevheri daha parlamadan toprağa gömüyor.
Oysa LGS, hayat yolculuğunda sadece bir viraj.
Kimileri o virajı kayarak alır, kimileri çizgiyi biraz taşırarak.
Ama esas mesele, o virajdan sonra direksiyonu kimlerin daha sağlam tuttuğudur.
İşte tam da burada Ahmet Eren’in hikâyesi, sadece bireysel bir zafer değil.
Aynı zamanda, genç yaşta yaşadığı "ortalama" başarıya rağmen, kendine inanmayı sürdüren bir gencin yolculuğu bu.
Ve bu yolculuk bize şunu söylüyor:
Başarının adresi tek bir sınav değildir. Başarı, uzun bir yürüyüşün sabırlı adımlarında gizlidir.
Bir öğrencinin yıldız gibi parlaması için ille de ilk baştan gökyüzünde olması gerekmez.
Kimi zaman en parlak yıldızlar, gecenin en karanlık anında belirir.
LGS’de ilk sıralarda olmamış olabilirsin.
Hatta belki seni hiç kimse fark etmemiştir.
Ama unutma:
En kalıcı başarılar, fark edilmeden hazırlanan sessiz azimlerin eseridir.
Son sözüm hem öğrencilere hem velilere:
Çocuğunuzu bir sınav sonucu ile değil, potansiyeliyle görün. Çünkü bir kağıttaki puan, bir insanın yürüyebileceği yolu ölçemez.
Ve siz gençler…
LGS’de düşmüş olabilirsiniz. Ama o düşüş, sizi ayağa kalkmaya mecbur bırakıyorsa, bilin ki doğru yoldasınız.
Hayatın her dönemeci bir virajdır. LGS de onlardan sadece biridir. Mesele, virajdan sonra hız kesmemektir.
Aynı şeyler YKS için de geçerlidir elbet. Siz siz olun geçilen hiçbir virajdan sonra kontrolünüzü kaybetmeyin.