Eğitime Giden Yol Neden Bu Kadar Engebeli?

İlk yerli otomobili hatırlıyorsunuzdur:

Devrim

Bu milletin "asılları" kafa kafaya verip bir yerli otomobil çalışmasına başlamışlar.

Ve yapmışlar da.

Sonra ne olmuş?

Benzin konulmamış araca.

Sonra?

Geçmişin tozlu raflarında yerini bulmuş.

Yani, demem o ki; bazen sizler en güzel şeyleri yapmaya çalışırken birileri çıkıp tek bir şeyi yaparak yahut yapmayarak tüm güzelliğin üzerine bir örtü çekebilir.

...

Gelgelelim konumuza.

Bizler, şehrimizin büyükleri, ağalar, beyler, hanımefendiler, beyefendiler...

Velhasıl hepimiz Çerkezköy’ümüzün sanayi gücüyle övünüyoruz.

Hemen hemen her fırsatta, Türkiye’nin üretim üslerinden biri olduğumuzu müthiş bir gururla  dile getiriyoruz.

Şu kadar ihracat yapıldı, şöyle oldu, böyle oldu. Rakamlarla dolu bir övünç tablosuyla birileri birilerini tebrik ediyor, alkışlıyor, sırtını sıvazlıyor. Çok şükür.

Fakat maalesef ama maalesef üretimin merkezinde olan bu kentte, üretimin değerli olduğu bu kentte, geleceğin üreticilerini taşıyan yollar hâlâ çamurla, tozla ve de en önemlisi güvensizlikle örülü.

Kızılpınar’da bulunan Sarbak Metal Anadolu Lisesi'nin okul çıkışı görüntülerini izlemişsinizdir belki.

Gündüz gözüyle çekilen bir video. Keşmekeşlik had safhada.
 

Sanki OTTAWA ANLAŞMASI ile sınırlardan temizlenen mayınlar bizim ilçemizde, güzide bir okul olan Sarbak Metal Anadolu Lisesi yollarına döşenmiş durumda.

Öğrencilerimiz her sabah bir sınavla güne başlıyor:

Yolda yürümek.

Okula varmak, adeta bir mücadele.

Kışın çamurla, yazın ise tozla mücadele ederek, kaldırımı olmayan, çoğu zaman karanlık kalan sokaklardan geçerek, eğitime ulaşmaya çalışıyorlar.

Hal böyle iken değerli öğrencilerimizin velileri de haklı olarak soruyor:

Bu okulun binası güzel, öğretmeni iyi, öğrencisi azimli.

Ama ya yolu?

Neden bu temel ihtiyaç yıllardır göz ardı ediliyor?

...

Kusura bakmayın Ambardere Mevkii'ndeki okullar için de durum pek farklı değil. Bölgedeki villaların yüzü suyu hürmetine bir nebze olsun asfalt olsa da Ambardere bölgesindeki okullarımızda okuyan öğrencilerimizin güvenlik konusunda endişesi oldukça yoğun.

Bölgeyi takip eden yollarda aydınlatma eksiği büyük bir sıkıntı.

Kamera eksikliği büyük bir sıkıntı.

Allah uzak etsin özellikle kış mevsiminde karanlığa kalabiliyor öğrenciler. Sabah okullara varış saatleri de zaten biliyorsunuz çokça  zikrettik, dile getirdik şafak operasyonu gibi.

Bu güvensiz yollarda olası bir kötü durumdan hepimiz sorumlu oluruz.

...

Bu bölge son yıllarda adeta bir “okullar bölgesi”ne dönüştü.

Çok şükür bir yandan hayırseverler diğer yandan devletimiz sayesinde yeni yeni eğitim yapıları yükseliyor, ancak bu büyümeyi taşıyacak bir ulaşım sistemi hâlâ kurulamıyor.

Yani, araba yapıyoruz ama en sonunda yakıt sıkıntısı yaşıyoruz!

Toplu taşıma hatlarının yetersizliği, servislerin karmaşası, öğrencilerin sabahın erken saatlerinden akşamın geç saatlerine kadar yolda harcadıkları zaman…

Pandemide alınan kararın halen devam etmesi.(hem fabrika hem okul servisçiliği)

Tüm bunlar bir araya geldiğinde hepsi en değerlimiz olan öğrencilerimizden bir parça çalıyor.

Kimisi zamanını, kimisi ise psikolojisini...

Evet, yanılmıyorsam Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi 33 ve 33/A hatlarını hizmete soktu. Bu iyi bir başlangıçtı elbet.

Ancak tek başına yeterli değil.

Çünkü sorun sadece otobüsle ulaşım değil, aynı zamanda otobüsün gittiği yolun durumu, ışıklandırması, güvenliği, durakların konumu.

...

Eğitim, yalnızca dört duvarla olmaz; o duvarlara giden yol da en az o kadar kıymetlidir.

Yine bu noktada, yerel idarecilerin samimiyet testinden geçtiğini düşünüyorum.

Mesela Eylül ayında eğitimin ilk gününde öğrencilerin okuluna varması için yola çıktığı saatte tüm "protokol" Ambardere mevkiine yahut Sarbak Metal Anadolu Lisesi'ne doğru yürüyerek gitmeye çalışsa işte o zaman sorunun ta kendisini, sorunun ne kadar büyük olduğunu görecektir.

Sorunu uzaktan bakarak değil, yerinde görerek çözebilirsiniz.

Ve şunu unutmayın: Her çamurlu yol bir fırsat eşitsizliğidir.

Her güvensiz geçiş, bir çocuğun okula daha az güvenle varmasıdır.

Eğitime yapılan yatırım sadece bina dikmekle değil, öğrencinin ayağını bastığı yeri güzelleştirmekle de olur.

Bu gençler üretime katıldıklarında “bu kent beni taşıdı” demelidir.

Şimdi ise ne yazık ki kent, onları taşımaktan çok, engelliyor.

Geleceğe çıkan yolun çukurlarla, karanlıkla dolu olması utanç vericidir.

Ve bu utanç, başta büyükşehir belediyesi olmak üzere tüm hepimize aittir.

İnşallah değerli evlatlarımızın sırf okuyup bir yerlere gelmek uğruna sabah akşam adımladıkları bu güvensiz ve bakımsız yollar bir tek evladımızın kılına zarar gelmeden ivedilikle yapılır.

Can yandıktan sonra alınan dersten inşallah vazgeçmişizdir.